EN YAKINIMDAKİ ÜRPERTİCİ YETENEKLE BİR RÖPORTAJ

"Aslında siyah kalemle beyaz kağıda çizim yaparken kağıdın beyaz noktalarını yok ediyormuş gibi hissediyorum."



Kültür-sanat denildiğinde çok da uzağa gitmemek lazım. Lakin benim için en etkileyici galerilerden biri, erkek arkadaşımın bana verdiği çizim defterinde saklı. Şayet içinize ürperti veren, ilgi çekici ve bir o kadar da rahatsız edici çizimlerden hoşlanıyorsanız, (evet çünkü hoşlanabilirsiniz) o zaman durun. Şimdi yakın zamanda uğrunda bir Youtube kanalı açılmış olan bu çizimleri hem inceleyecek hem de sorgulayacağız. En yakınımda daima isteklerim için hazır ve hevesli olan böyle bir yetenek dururken, bana da o kadar gazetecilik stajları ve kurslarının ardından tüm gücümü ve cesaretimi toplayıp bu röportajı hazırlamak düştü. Çayınız, kahveniz eşliğinde rahatça okuyabileceğiniz, sohbet gibi akıp giden bu yazı için elbette Hasan Göksu’ya teşekkürü borç bilirim.

Öncelikle bize kendinden bahseder misin? Ne zamandır çizim yapıyorsun?

Ankara’da yaşıyorum. Hacettepe Üniversitesi’nde Nükleer Enerji Mühendisliği okuyorum. Kendimi bildim bileli çizimle uğraşırım.



Biri çizimlerinize baktığında arkasında yatan bir hikaye olduğunu rahatlıkla fark edebilir. Senin de bu çizimlerle ilgili yazdığın birkaç hikaye var. Bu hikayelerin çıkış noktası nedir?

Aslında bunlar uzun uzun düşünülmüş şeyler değil. Tıpkı bir ilham gibi, bir anda aklımda beliriyor.

Peki, ne zaman beliriyor? Ruh haliniz bu hikayelerin oluşmasına bir etkisi var mı?

Genellikle çok zamansız oluyor. Benden tamamen bağımsız, kendi hayatı varmış gibi. Hikayelerin ortaya çıkışını hiçbir ruh halimle ilişkilendiremem. Aklıma ne zaman gelip ne zaman gelmeyeceğini bilemiyorum. Bana bağlı bir şey değil yani.



Sanki rahatsız edici bir şeymiş gibi anlatıyorsun.

Çoğu zaman rahatsız ediyor, o yüzden hemen bir kağıt kalem alıp eskizini çizmem gerekiyor.

Neden?

Biri bana komut veriyormuş gibi hissediyorum.



Peki, bu düşüncelerin kâğıda yansıma süreci nasıl ilerliyor?

Hikâyenin belli ana hatları oluyor. Aklıma geldiğinde onları bir dakika içinde çizebilirim. Detaylarsa bana kalmış. Nasıl süslemek istiyorsam, süslerim ama fikrin dışına çıkamıyorum.

Çizim tekniğin diğerlerine kıyasla çok farklı. Bu tekniğin bir ismi var mı? Nasıl tarif ediyorsun?

Belli bir çizim tekniği kullanma gereği duymuyorum açıkçası. Fikrimizi herhangi bir şekilde anlatabiliriz. Bunun için belli bir kalıba girmeye gerek yok. “Şu çizim tekniğini kullanıyorum,” demek gereksiz.



Peki, şöyle sorayım: Çizimlerinde biçimsel bir tutarlılık var. Bunun bir sebebi var mı?

O şekilde çizmek çok kolay geliyor bana. Bir nevi karalamak yani. Aslında siyah kalemle beyaz kağıda çizim yaparken kağıdın beyaz noktalarını yok ediyormuş gibi hissediyorum. Siyahla bir şeyler yaratmaktan çok, açık renkteki bir kağıdın orijinal rengini yok ederek bir şeyler çıkarıyorum. Ayrıca çizgilerin karalanmış gibi çok sert olduğunu görebilirsin.

Neden karalama yaparmış gibi?

O fikirden bir an önce kurtulmak için hızlı bir şekilde çizmek istediğimden. Bu şekilde çizim daha kolay ve hızlı bir şekilde ortalama yarım saat içinde bitmiş oluyor.



Bitirdiğinde rahatlamış oluyorsun o zaman?

Kurtulmuş oluyorum.

Ortaya yeni bir şey çıkardığın için bir memnuniyet duygusu olmuyor mu?

Hayır, hiçbir şey hissetmiyorum. Beni mutlu veya mutsuz yapmıyor, kafamdaki fikirden kurtulmamı sağlıyor sadece. Sanki üzerime yapışmış bir şeyi çıkarmışım gibi. Geriye izi kalıyor ve tam olarak çıkmış değil, bu yüzden rahatlamış da olmuyorum.



O halde en sevdiğin çizimin hangisi, diye soramam herhalde?

Sempati duyduğum var. O da “Tek Gözlü Maymun”. Tüm bu konseptin özelliklerini taşıdığını hissediyorum.

“Tek Gözlü Maymun”un hikayesi nedir kısaca?

Çizimdeki, iki ayrı karakterin birleşmesiyle oluşmuş bir yaratık. Bu iki ayrı karakter aslında hiçbir şekilde maymunun özelliklerini yansıtmıyor ama birleştikleri zaman bu maymun ortaya çıkıyor.



İnsanların çizimlerine tepkisi ne oluyor?

Hoşlarına gitmiyor. Kimisi anlamadığı için daha çok bakıyor. Kimisi çok rahatsız oluyor, bakmak istemiyor. Kimisine de ilginç geliyor.

Sevdiğin, takip ettiğin bir ressam var mı?

Var. Polonyalı bir ressam olan Zdzislaw Beksinkski.



Neden bu ressamı beğeniyorsun?

Çizim tarzımın onunkine çok benzediğini düşünüyorum.

Dünyaca ünlü ressamlardan hangilerini beğeniyorsun?

Beğenme zorunluluğu duymuyorum. Ama illa bir şey söyleyeceksem, Dali veya Van Gogh diyebilirim.



Peki, bir resim hangi özelliğiyle sende beğeni uyandırır?

Bence bir resmi beğenmek, belli bir seviyenin altına veya üstüne yerleştirmek biraz yukardan bakmak gibi oluyor. Daha çok, resimlerin bir şey anlatmasını, resimlerden bir şey anlamayı bekliyorum.

"İzaç Çizim" adında çok tatlı bir Youtube kanalın var. Öncelikle kanalın adı ne anlama geliyor? Neler yapıyorsun kanalda?

Öncelikle teşekkür ederim. "İzaç", "rahatsız edici" demek. İngilizce'deki "disturbing" kelimesinin tam karşılığı. Önceden çizimlerimi Instagram hesabımda paylaşıyordum. Daha sonra bunları Youtube’a koymaya başladım ama pek hoşuma gitmeyince o videoları silip yeni bir kanal açtım. Bu kanalda çizimlerin bitmiş hallerini değil de, yapılma aşamasını paylaşıyorum. Çizim videoları çekiyorum aslında.

Hasan'ın Youtube kanalına bir göz atmaya aşağıdaki video ile başlayabilirsiniz:








Paylaş: Google Plus

Yazar: Unknown

    Blogger Yorumları
    Facebook Yorumları

0 yorum:

Yorum Gönder