Kadın modasının tartışmasız en ünlü ismi olan Coco Chanel 1883 yılında doğduğunda, dönemin üst tabakasındaki Fransız kadınları korselerin ve kabarık eteklerin içinde adeta kıvranıyordu. Alt tabakada da durum farklı değildi. Metrelerce kumaştan oluşan bu uzun ve inanılmaz derece rahatsız kıyafetler, kadınların toplumdan ve iş dünyasından dışlanmasına, toplumsal cinsiyetin kendini somut bir şekilde hissettirmesine neden oluyordu.
Bu kıyafetlerin içinde işe gittiğinizi hayal edebiliyor musunuz? Kendim de dahil olmak üzere, kimisi bu sanat eseri gibi görünen kıyafetleri giymek için can atıyor olabilir. Ama ne kadar rahatsız olduklarını tahmin etmek hiç de zor değil.
O yıllarda Batı dünyasında
“pantolon” erkeklere özgü bir kıyafetti ve herkes cinsiyetine göre giyinmek
zorundaydı. Yüzyıllar sonra Batıda kadınların pantolon giymesine yeni yeni izin
verilirken, Çin ve Malezya gibi doğu ülkelerinde hem kadınlar hem erkekler uzun
süredir pantolon giyiyordu.
1900’lü yıllarda başlayan bu
trend, 1920-30’lu yıllarda yaygınlaşarak 1900’lü yılların sonunda çoğu kadının
gardırobunda yerini aldı.
Doğu kültüründen etkilenen Fransız tasarımcı Paul Poiret (1879-1944), kadın pantolonunun ilk tasarımcılarından biri oldu. Oldukça geniş ve bol paçalı olan bu pantolonlara “harem pantolonu” deniliyordu.
Ancak pantolon giyimini günlük
yaşamımıza sokan ilk isim Coco Chanel (1883-1971) oldu. Chanel rahatlığa dayalı
bir moda anlayışına sahipti. Yaptığı bütün tasarımlarda müşterisinin konforuna
önem verirdi. Kadınlara yaptığı en büyük iyilik ise pantolon tasarımları oldu.
Pantolonu çok daha modern ve giyilebilir hale getiren Chanel’in pantolon tasarımları kadınların rahatça işe gidebilmesini, ata binebilmesini, kısacası toplumsal hayata katılabilmesini sağladı.
Bu trend, Chanel’in halka açık bir sahilde vücudunu sergilemekten kaçınarak mayo yerine bir denizci pantolonu giymesiyle ortaya çıktı. Chanel’in modaya sağladığı belki de en önemli katkı olan pantolonlar ilk başlarda büyük tepki topladı. Marlene Dietrich ve Katharine Hepburn gibi ünlü aktristlerin bu trende ilgi göstermesi toplumun büyük bir kesimi tarafından “yapay” ve “maskülen” sözleriyle eleştirildi.
Günümüzde pantolonlar bir kadının en iyi kurtarıcısı haline geldi. Sabahları eteğinize uyan bir üst bulamadığınızda sizi asla hayal kırıklığına uğratmayan ve gün boyu şıklığınızdan ödün vermeden rahat olabildiğiniz parçalar, daima pantolanlar olmuştur.
Peki, şimdilerde trend pantolon modelleri neler?
Yıllardır modası geçmeyen skinny jean’lerin yanı sıra 2015-2016’da Chanel’in tasarladığı ilk modern pantolonlara benzeyen ve 70’lerin bohem esintisini taşıyan çok daha bol ve rahat pantolonlar öne çıktı. Bunun dışında, “culottes” denilen kısa pantolon-etekler ve 80’li yılların bileğe doğru daralan “havuç pantolonları” da oldukça revaçta.
Pantolonların asıl ortaya çıkış nedeni olan “rahatlık”tan ödün vermek istemeyenlerdenseniz; işe giderken, bir öğle yemeğinde, hatta şık bir davette bile giyebileceğiniz bu pantolonları son zamanlarda gözde olan balıkçı kazaklarla, gömleklerle veya blazer ceketlerle kombinleyerek hem şık hem rahat bir tarz yakalayabilirsiniz.
Kaynaklar:
Marnie Fogg - Modanın Tüm Öyküsü
0 yorum:
Yorum Gönder